ANSİKLOPEDİ:
1.OSMALI PADİŞAHLARI
2. OTOMOBİL
OTOMOBİLİN TARİHİ
Tarihte ilk motorla çalışan otomobil 1862 yılında Etienne Lenoir tarafından icat edildi. Artık atla çekilen arabalar ve posta arabaları ortadan kalkmaya başlayacaktı. Bu buluş tarihte ilk değildi daha öncedende buhar gücüyle çalışan otomobiller kullanılmaya başlanmıştı. Lenoir' ın başarısı
bir silindirin içinde benzinin yanmasıyla çalışan "içten yanmalı" küçük motoru icat etmesi olmuştu. Birkaç yıl sonra
petrolle (benzinle) çalışan motorlar
hemen arkasından da ilk motorlu otomobiller yapıldı. 1885' te
Almanya' nın Mannheim kentindeki Karl Benz' in atölyesinde
halka satılan ilk otomobil üretildi. Bu gelişmelerle otomobil çağı başladı.
1888' de satılan ilk otomobilin reklamından. Bu araba
Karl Benz' in üç tekerlekli ve " patentli - motorlu taşıtı" ydı. İlk otomobillerde
XIX. yüzyılda kullanılan faytonlardakilere benzer biçimde
gidişi rahatlaştırmak için eğimli demirden yaylar kullanılırdı. İlk motorlu taşıtlar
at arabalarına pek çok şey borçludur. Gerçekten
öncü otomobillerin çoğu
at arabasının
motorla çalışanlarıydılar. Bu yüzden de " atsız araba" diye adlandırılmaktaydılar.
O dönemde taşıtlar genellikle
geleneksel fayton yapımcıları tarafından
yüzyılların beceri ve tekniği kullanılarak yapılıyordu. İlk otomobiller ile at arabası arasındaki benzerlik son derece açıktır: Büyük tekerler; tekne biçimi gövde; yüksek sürücü yeri; gösterge tablosu.
İlk otomobillerden çoğu
dişlileri olmadığı için yokuş çıkamıyor
önce durup
sonra geriye doğru inmeye başlıyordu. Ama
1890' da yapılan Benz Victoria markalı arabada
bir deri kayışı küçük bir kasnağa bindiren bir kol kullanılmıştı. Bu düzenek
tekerleklerin daha yavaş dönmesini ve yüksek manivela gücünün arabayı yokuş yukarı tırmandırmasını sağlıyordu. Zincir çekişli Velo tipi otomobilde
böyle üç ileri bir geri kasnağı vardı. Çekişin kolaylıkla arka tekerlere iletilmesi için
motor her zaman arkaya ya da sürücünün altına konuluyordu.
At arabalarının sürücüsünün
atların üstünden önünü görebilmesi için
yüksekte oturması gerekiyordu. İlk otomobillerde de
sürücü koltuğu
aynı biçimde yüksek yapılmıştı. Benz motorunun tek büyük silindiri
sürücünün koltuğununaltına monte edilmişti. Otomobili ileri doğru saatte en çok 30 km hızla götürecek üç beygir gücü üretiyordu. İlk otomobillerde genellikle
sürücü dışındaki kişiler öne yerleştirilmiş ve geriye dönük küçük koltuklarda otururlardı. Sürücü
öndeki bu koltuklarda oturanların başlarının arasından yola bakmak zorundaydı. İlk otomobillerin tekerleklerinin hafif
hızlarının da düşük olması
arabanın ortasında dikine duran küçük bir dümen yekesiyle
arabanın istenilen yöne döndürülmesini sağlıyordu
Otomobil çağının ilk yıllarında Benz fabrikası
araba yapımında öncü girişimlerde bulunmuş
1896' ya kadar 130 otomobil üretmişti. 1894' te piyasaya sürülen Benz " Velo"
önemli sayıda satılan ilk arabaydı.1900 yıllarına gelindiğinde
arabalar artık atlı taşıtlardan çok
otomobile benzemeye başlamıştı. Öncü otomobillerin ilk hareketi
hatta kullanılması
çok güçtü. Ama her geçen yıl
yeni buluşların ortaya çıkmasıyla
otomobiller daha pratik
daha kullanışlı duruma gelmekteydi.Fransa' da Panhard Levassor
De Dion Bouton
Renault gibi otomobil yapımcıları
aynı zamanda da birer mucittiler.
Panhard
motoru otomobilin ön tarafına koymayı düşünüp
1895' te üstü kapalı ilk otomobili yaparken
Renault da zincir yerine bir ana mille çekişi arka tekerlere vermekte öncülük ediyordu. Böylece
1900 yıllarının başlarında
Fransız otomobilleri Avrupa' nın en tutulan arabaları olmuşlardı. Ama
otomobiller her yerde gelişme göstermekteydi. İlk başarılı Amerikan arabasını Duryea kardeşlerin yaptığı ABD' de
ünlü Oldsmobile Curved Dash gibi küçük otomobillerin binlercesi satılmaya başlamıştı. Ve 1900' de İngiltere' de
Londra- İskoçya arasındaki 1600 km' lik uzaklığı
23 araba aşmıştı.
1901' den 1910 yıllarına gelindiğinde
özellikle dikkatsiz sürücüleri yetkililerin saptanmasını kolaylaştırmak amacıyla
birçok ülkede otomobillerin kaydının yapılması ve plaka taşımaları zorunlu kılınmıştı. İlk otomobillerin karoserisi
bütünüyle geleneksel fayton yapımcıları tarafından gerçekleştiriliyor ve tıpkı eski faytonlar gibi boyanıyordu. Bu otomobilleri kullanan kişiler
uzaklara gidebilmeyi ummadıklarından otomobillerin çoğunda bagaj bölmesi küçüktü ve genellikle aletlerin
yedek parçaların konmasına yarıyordu.
Kırsal kesimdeki kasaba ve köylere otomobillerin ilk gelişi büyük heyecan yaratmıştı. İlk motorlu arabalarda her gün pek çok arıza çıkmaktaydı. Arıza durumlarında sürücü ön koltuğu kaldırıp arızalı bölüme ulaşmaktaydı.
İlk otomobillerden başlayarak
yolcuları sıçrayan çamurlardan korumak için tekerlerin üst tarafına çamurluklar konulmaya başlanmıştı. De Dion' un akılcı bir biçimde yapılmış arka dingili
arabayı kullanmayı kolaylaştırıyordu. Pek çok otomobilin tersine
Dion' daki son çekiş dişlileri dingilin parçası değillerdi; dolayısıyla yaylarla birlikte aşağı yukarı inip çıkmak yerine
arabanın gövdesine sıkıca bağlıyor ve iki kısa mille arka tekerleklerin dönüşünü sağlıyorlardı.
İlk otomobillerde motorun yerleştirilmesi (gaz kolu
ateşleme avansı ve valf kaldırma kontrolü)
direksiyon milinin ya da yakındaki başka bir milin üstündeki kolların kullanımına göre ayarlanmak zorundaydı. Arabanın hızı
ateşleme avans kolunun ileri geri hareketiyle kontrol ediliyordu. Öncü otomobillerin kullanılması çok güçtü. Kalkışı sağlayabilmek için sürücünün
ateşleme avansı vermesi
mildeki kolları kullanarak supapları açması sonra el frenini boşaltıp
dikkatle debriyaj pedalına basarken el çabukluğuyla vitesi takması
bütün bunları yaparken de
trafiği gözden kaçırmaması gerekiyordu. Bütün bu gelişmeler sonucunda ortaya çıkan ve XX. yüzyılın ilk yıllarında çok tutulan küçük Fransız otomobillerinin tipik örneği "Q" modelidir. Çok tutulmasının nedenlerinden biri ise
846 cm3 lük küçük
ama güçlü motoruydu. Bu motor
eski Daimler temel alınarak yapılmış
ama iki katı çalışacak biçimde tasarlanmıştı.
Otomobiller yagınlaşmaya başladıkça fiyatları düşmeye başlamış böylece otomobillerde lüks sayılabilecek şeyler talep edilmeye başlamıştı. Birinci Dünya Savaşı' ndan önceki yıllarda lüks otomobiller
en iyi teknoloji ve en becerikli ustalar kullanılarak yapılmaktaydılar.
Bu yolda hiçbir harcamadan kaçınılmadan yapılan lüks otomobiller (Hispano - Suiza
Benz
Delauney - Belville Rolls- Royce
vb.) bir kez daha gerçekleştirilemeyecek standartlara erişmişlerdi. İçleri kadife
brokar kumaş
ince deri ve kalın halılarla döşeniyor
kroseri
müşterinin bütün gereksinimlerine uyacak biçimde en iyi fayton yapımcıları tarafından hazırlanıyordu. Motorları büyük
güçlü ve çok sessiz çalışan türdendi.
Ama bu arabaları zenginlerin kendileri değil
profesyonel şoför ya da teknisyenler tarafından kullanılmaktaydı. Üstü açık otomobiller çoğunlukla
virajlarda korkunç biçimde sallanan yüksek ve kapalı limuzinlere daha çok talep edilmeye başlamıştı. Sürücüler
tentesi kaldırılarak üstü açılan spor otomobilleri kullanmaktan mutluydular. Arabanın arkasına doğru katlanan tentenin
tozlu yollarda ve yağmur yağdığında hemen çekilmesiyle
otomobilin üstü kapatılıyordu. 1909' a kadar otomobillerin çoğunda
motor kapağı
radyatörün ardından
iki yana konulmuş farlara kadar yumuşak hatlarla uzanıyordu. Rolls - Royce' un pacuru
arabanın ayırıcı işareti olmuştu.
1909' dan sonra otomobillerde çoğunlukla rüzgar ve tozdan korunmak için ön cam kullanımı başladı. Ancak silecekler olamadığı için
sürücü basit yöntemlerle camları temizlemeye çalışıyordu. İlk arabalarda yedek lastik vardı ama
jant bulunmuyordu. Lastik patladığında sürücü
otomobili yükseltmek
lastiği söküp çıkarmak ve yeni lastiği takıp
şişirmek zorunda kalıyordu.
Bütün bu gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan Charles Rolls ile Henry Royce' nin ilk otomobillerini 1906' da yapmalarından kısa süre sonra
bir otomobil üstün niteliklerinden ötürü " dünyanın en iyi arabası" olarak ün saldı. Çok sessiz çalışması ve parlayan alüminyum karoserisi nedeniyle
"Gümüş Hayalet" diye adlandırıldı.
1908'de Henry Ford'un fazla para kazanamayanların bile otomobil satın alabilmesini sağladı. "T" Modeli otomobili ürettiğinde
gerçek anlamıyla bir devrim yapmıştı.T Modeli
bir at ile hafif taşıta parası yeten herkesin otomobil satın alabilmesi anlamına gelmekteydi. 1908'de ABD'de 200 000'den az kişinin otomobili varken
5 yıl sonra
yalnızca T Modeli'ni satın almış kişilerin sayısı 250 000'i bulmuştu. 1930 yıllarına gelindiğinde de
15 milyon T Modeli satılmıştı. Ford'un başarısının gizi "zincirleme üretim" deydi. Çok sayıda otomobil yapmak için büyük insan ekiplerini sistemli biçimde çalıştırmakla Ford
otomobilini çok ucuza satmayı başarıyordu. Gerçekten de
otomobiller ucuzlaştıkça Ford'un sattığı otomobil sayısı artmaktaydı.
Ford'dan önce
otomobiller küçük işçi ekipleri tarafından yapılıyordu. Ford fabrikasındaysa
her işçinin önündeki üretim zincirinden geçen parçalara küçük bir parça eklemesiyle
otomobil hızla oluşuyordu.
Ford'un koyduğu ilkeler
otomobil yapımında günümüze kadar süregelmiştir. Çağdaş montaj zincirlerinde
otomobil yapımında daha ucuz
çabuk
duyarlı sonuçlar almak için robot kullanılmaktadır;ama yürüyen bir zincirde parçaların biraraya getirilmesi düşüncesi
aynı kalmıştır.
T Modeli'nin ucuza mal olmasını sağlayan özelliklerden biri
standartlaştırılmış gövdesiydi. Osıralarda otomobillerin çoğu
uzmanlaşmış fayton imalatçıları tarafından yapılmaktaydı.T Modeli'yse
bir üretim zincirinde yapılmaya başlandığından
müşterilerin gereksinimine ısmarlama olanlar gibi uymuyordu. Bu güçlüğü altetmek için Ford
sayıları sınırlıda olsa
gövdeleri farklı biçimlerde otomobiller üretmeye koyuldu. Zincirleme üretimden önce
otomobilin kaportasını oluşturan kaplamalar elle yapılırdı. Ford kaplamaları çok kısa sürede kalıpla presleyip ortaya çıkaracak makineler yapmıştır.
T Modeli'nin şasisi çok dayanıksızmış gibi görünüyordu. Bu yüzden
halk arasında "Teneke Lizzie" diye adlandırılmıştı. Oysa
vanadyumlu çelikten yapılmış ve çok sağlam olduğu kanıtlanmıştı.T Modeli'nin ana özelliği
pratik ve basit olmasıydı. Motora ulaşmayı kolaylaştırmak için
motor kapağı geriye ve sağa doğru kaldırılırdı. Ucuz
dayanıklı ve tam anlamıyla güvenilir "T" Modeli
ABD'de dünyanın birçok başka yerinde insanları yollara çıkarmış ve iki kuşak boyunca Amerikalıların sevgisini kazanmıştır.
1920 Yıllarında birçok otomobil sahibi
sırf hızlı araba kullanmanın keyfini sürmek için güçlü yeni "spor" otomobilleri satın almaya başlamıştı. 1920 yıllarının spor arabalarının
büyük motorları ve sürücüye fazladan dönüş hızı verecek aygıtları vardı. Duesenberg J ve Bentley gibi birkaç otomobilin hızı
o dönemde saatte 160 km'yi buluyordu. Bu markaların spor tipleri
ilk otomobil yarışlarında kullanılmaya başlanmış - yapımcılar araba satışlarında yarışlarını etkisinin farkındaydı-Alfa Romeo
Bugatti
Bentley
Chevrolet ve Duesenberg markaları
ünlerini yarış alanlarında kazanmışlardı.Yarış kazanmak için geliştirilen teknik yenilikler
hemen normal otomobillerde uygulanıyordu. Bentley'se
piyasada pek az araba satarken
yarışlarda büyük başarılar kazanmaktaydı. Normal otomobiller ile yarış arabaları arasındaki ayrılığı yok etmek için
bazı yarışlar dört koltuklular dışında bütün arabalara kapatılmıştı. Fransa'da Le Mans kentinde yapılan ünlü 24 saat süreli yarış
bu tür yarışlardandı. Bentley'ye bu yüzden arka koltuklar yerleştirilmişti.
Bentley yarış otomobillerinde
sürücü yardımcısının yararlanması için onun yanında tek bir çıkış kapısı vardı. Sürücünün yanındaysa
otomobilin dışındaki el frenine kolayca uzanabilmesi için bir delik bulunuyordu. 1924
1927
1928
1929 VE 1930 yıllarında 24 saat süreli Le Mans araba yarışlarında bir dizi efsanevi başarı kazanmıştı. 1920 ve 1930 yıllarındaki pek çok yarış arabasında olduğu gibi
Bentley'lerde de fazla yüklemeli motor ya da "üfleyici" vardı. Bu üfleyici
fazladan yakıt vererek motorun gücünü artırırdı.
Bentley'lerdeki birçok ayrıntı
bu otomobillerin "yarışçı" geçmişini yansıtmaktadır. Farların ve karbüratörün üstlerine konulan kafes biçiminde teller
yoldan fırlayabilecek taşlardan korumaktaydı. Yerinden hemen çıkan radyatör ve yakıt kapakları
yarış ortasında su ve benzin doldurmayı kolaylaştırırdı. Deri kayışlar motor kapağının yerinden fırlamasını önlerlerdi. Arabanın gövdesinin ortasındaki beyaz daireye
yarıştaki numarası yazılırdı. Hızları
büyük oluşları
çirkin ve bakımsız görünüşleri yüzünden Bentley otomobiller için İtalyan araba tasarımcısı Ettore Bugatti
"Bunlar
dünyanın en hızlı kamyonlarıdır" demiştir. 3
4 4
5
6
5 ve 8'lik süper motorları
Bentley'yi çok hızlı bir otomobil yapıyordu. n4
5 1'lik modelin hızı
saatte 200 km'yi bulabiliyordu.
Otomobil tarihinin ilk döneminde taşıtların yapımında ustalık
1920 yıllarında da hızlılık aranırken
1930 yılları gösteriş aranan yıllar oldu. O dönemde karoseri işçiliğine giden paranın küçük bir bölümünün gövde tasarımına harcanmasıyla
otomobile lüks
görkemli bir görünüş sağlanıyordu. ABD'de Auburn
Cord
Packard ve öbür araba üreticileri
1930 yıllarında Hollywood'un ünlü yıldızlarının yanında durup poz verdikleri
Chicagolu gangsterlerin kullandıkları son derece görkemli otomobiller yaptılar. Bunların tümü çok iyi yapılmış arabalar olmamakla birlikte
dev motorları ve zarif gövdeleriyle
genel olarak hızlı ve göz kamaştırıcı otomobillerdi.
Auburn otomobiller
golf sopalarını koyacak bir yer ve radyoyla da donatılmıştı. Açılan tavanı
düzgünce katlanıp yolcu koltuklarının arka tarafındaki madeni bir kapağın altına gizleniyordu. Bu tür bir arabada görülmek için çok özel bir kişi olmanız gerekiyordu.
İki küçük oturacak yeri ve çok küçük bir bagajı olmasına karşılık
6 metre boyu
yüksek ve geniş gövdesiyle Auburn marka otomobil
öbür insanları etkilemek için yapılmış bir dev gibiydi. Ünlü film yıldızı Marlene Dietrich
böyle bir araba kullanıyordu.
Otoların gösterişliliğinde ABD başı çekiyor
buna karşılık Avrupa
karoseri yapımındaki ustalığıyla
uluslararası yarışmaları kazanıyordu. Otomobil üretimcisi Panhard'ın bu reklamında vurgulandığı gibi
kazanılan yarışlar
satışın artmasındaki önemli etkenlerden biriydi.
Gösterişlilik alanındaki başarıların yanı sıra
Auburn 1930 yıllarında otomobillerdeki mekanik tasarımda dev adımlar atılmasını sağlamış
böylece otomobiller daha kolay ve daha güvenli kullanılmaya başlanmıştır. Sözgelimi lastikler
süspansiyon ve elektrik donanımı hızla gelişmiş
dört tekerlekle hidrolik fren ilkesi
çok geçmeden dünyanın her yanında benimsenmiştir.
İki kişilik bu dev spor otomobil
1934'te ilk kez kamaoyuna gösterildiğinde
tasarımcısı Gordon Buehrig'in yarattığı gövde yapısıyla heyecan uyandırdı. Fazla yüklemeli 8 silindirli motoruyla son derece hızlıydı. Satışa çıkarılan her arabada
ünlü yarış sürücüsü Ab Jenkins tarafından 160 km hızla kullanıldığına ilişkin bir plaket bulunuyordu.
1950 yıllarında
bir dizi yüksek verimli otomobil yaratıldı. İkinci Dünya Savaşı yıllarında benzinin karneye bağlanması
1950 'de artık sona ermiş ve tasarımcılar otomobiller üstünde eskisinden daha hızlı çalışmaya başlamışlardı.
Savaş öncesinde yarış arabalarının hızı 220 km'nin üstüne çıkmıştı ama otomobillerin çoğunun hızı
daha düşüktü. Bununla birlikte
1950 yıllarının başında Jaguar
Mercedes-Benz gibi büyük firmalar ile Porshe
Aston Martin
Maserati ve Ferrari gibi uzman üreticiler
220 km hız yapan pahalı spor otolar üretmeye koyuldular
hem yolları hem de yarış pistlerini düşünene tasarımcılar
bu tür otomobillere Grand Tourers (GT; "Büyük Turcular")
adını veriyorlardı.
Bunlar 1920 ve 1930 yıllarında yapılmış dev gezi arabalarından çok farklı
küçük
genellikle içi sıkışık ve iki kişilik otomobillerdi. Deniz kıyısında rahatça gezmek için değil
dolambaçlı kent yollarında ürkütücü hızlarla gitmek için yapılmışlarıdı.
Ayrıca çoğu
pistlerde yarış kazanmış ve aynı sonucu yollarda yineleyecek özellikte otomobillerdi. Hatta Mercedes- Benz 300 SL'in yola uyarlanmış tipi
yarışçı ilk örneğine göre 1/3 oranında daha güçlü yapılmıştı.
Geleceğe dönük gövde yapısı ve motor gücü
bu otomobile saatte 230 km hız sağlamış ve Mercedes- Benz 300 SL
gerçek bir otomobil klasiği olmuştur.
GT'lerin tasarımcıları
otomobilin ağırlığını en aza indirgemenin yolunu arıyorlardı. Mercedes fabrikası
300SL ' de benzersiz boru biçiminde bir şasi yaparak
bunda başarılı olmuştu. Çerçeve hafif ve sağlamdı ama
yüksek eşikli "martı kanadı" kapıların yapılmasını gerektirmişti. 300SL'in yukarı doğru kalkan kapıları
açıkken bir martının kanatlarına benziyordu. O dönemde benzersiz
ama kesinlikle gerekliydiler. Çünkü
Mercedes'in yüksek eşikleri
klasik otomobil kapısı kullanımını olanaksızlaştırmıştı.
1955'e gelindiğinde pek az otomobilde ayrı çamurluk ya da marş biyeli kalmıştı. Kanatlar
motor kapağı ve kapılar
birleşik bir görünüm almışlardı. 300SL'in akıcı çizgileriyse
otomobil tasarımına yeni standartlar getiriyordu.Bagajı olmayan otomobilde
yalnızca yedek tekerliği koyacak bir yer bulunuyordu. 300SL'in direksiyon simidinde üç değil
yalnızca iki çubuk bulunuyordu. Bu da göstergelere daha rahatça bakılmasını sağlamaktaydı.
İlk Aile Otomobilleri...
1930 yıllarına gelindiğinde
ABD'de milyonlarca kişi evindeki en değerli eşyasını satarak ya da evini ipotek ederek birer otomobil sahibi olmuştu. Geri kalan ülkelerdeyse bir arabanın fiyatı zenginlerin ödeyebileceği tutarlardaydı. Bununla birlikte
fiyatlar yavaş yavaş düşüyor ve gün geçtikçe daha çok aile ilk arabasını satın almaya başlıyordu. Alınan otomobiller Austin "10"
Opel Kadett
Ford "Y" gibi gösterişsiz ve ucuz markalardı. Küçük motorları ve yüksek gövdeleriyle bu otomobiller sahiplerine pek hız olanağı
sunmuyorlardı ama
iç hacimlerinin genişliğiyle
hem ana babaya hem de çocuklarına yeterli yer ile bütün yıl boyunca gezi yapma olanağı sağlamaktaydılar. 1930 yıllarının aile otomobilleri en çok yolcu yeri sağlamak için tasarlanmıştı.Austin "10"un arka kapıları geriye doğru açılıyor
bu da arabaya çabuk ve kolay binmenin yanı sıra
arka tekerlekler üstüne doğru yayılan geniş bir oturma yeri sağlıyordu.
Düşük hızı
pratik tasarımı ve düşük fiyatıyla Austin "10"
1930'ların tipik aile otosuydu. Aslında
çok tutulan ilk İngiliz otomobili olan ünlü "bebek" Austin "7" nin
daha büyük ve zarif bir uyarlamasıydı. Austin "10"
"7" modelinin akılcı tasarım geleneğini taşımaktaydı. Küçüktü ama
başları eğme zorunda bırakmamak için
tavanı yüksek tutulmuştu. Ayrıca
arabada her cm²
iyi etki yapmak için kullanılmıştı.Güvenlikli
kullanılması kolay
onarılması ucuza mal olan bir otomobildi.
Otomobilde seri üretime geçiş ve Henry Ford...
1930 yıllarıda ailenin tatil yapmasını göz önünde tutan üreticiler
otomobillerde bagaj için yer ayırmaya koyulmuşlardı. Üstelik bagaj iyice dolarsa
otomobilin üstünde de her zaman yük koyacak bir yer vardı.
Henry Ford
orta gelirli tüketicilerin otomobil sahibi olmasını sağlayan kişi olarak tarihe geçti. Michigan' da Highland Park' da bulunan tesisteki hareketli montaj bandı sayesinde üretim maliyetini düşürerek
ilk seri üretim otomobil ünvanını da alan Ford T modelini çok uygun fiyatla satmayı başardı. Henry Ford
1903 yılında Ford Motor Company kurulduğunda 40 yaşındaydı. Yenilikçi model T ise 1908' de tanıtıldı. 1896' da ilk ürettiği otomobil olan "quadricycle" Amerika' da benzinli otomobiller arasında en hafifi olarak dikkat çekmişti.
Henry Ford
T modelinden 15 milyon adet satarak bugün bile ulaşılması çok güç olan bir satış başarısı kazandı. Henry Ford' un kurduğu Ford Motor Company
halen dünyanın en büyük ikinci otomobil üreticisi ünvanını taşıyor.
Otomobil tasarımında tarihte en etkili isim BATTİSTA PİNİNFARİNA...
Battista Pininfarina
11 yaşında ağabeyinin kaporta atölyesinde çalışmaya başladı. Tasarım konusunda oldukça meraklı olan Pininfarina
17 yaşındayken Fiat Zero' nun karoser tasarımını gerçekleştirdi. 1920 yılında 27 yaşındayken Amerika' ya giden Pininfarina
Henry Ford' dan iş teklifi aldı. Ancak İtalya' ya dönerek Carrozzeria Pinin Farina şirketini kurdu.1930 yılında kurulan şirket
dünyanın en ünlü tasarım firmalarından biri oldu. Bu şöhretiyse
Alfa Romeo modelleri ile Hispano Suiza Coupe
Fiat Ardita ve Lancia Aprilla Coupe gibi modeller sağladı. 1952 yılından itibaren Ferrari modellerinin tasarımını üstlenen tasarımcının Farina olan soyadı
1961 yılında İtalya başbakanının emriyle Pininfarina' ya çevrildi. Pininfarina' nın kurduğu şirket hala otomobil tasarımı konusunda dünyanın önde gelen firmaları arasında yer alıyor
3.RESİMLER
GÜNÜN KİTAPI: CENİZHAN'A KÜSEN BULUT
YAZARI: CENGİZ AYMATOV